dağınık

dağınık
مبعثر
مبعزق
متشتت
متفرق
متقطع
متناثر
منثور

Türkçe-Arapça Sözlük. 2009.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • dağınık — sf., ğı 1) Geniş bir alana yayılmış olan 2) Bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız 3) Düzeni bozuk, düzensiz, karışık Kadın yatağın içinde saçları dağınık, dimdik oturuyordu. P. Safa 4) Hoş görünmeyen, uyumsuz Bağırarak konuşmaktan hoşlanmaz,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Dağınık, Emirdağ —   Village   Country  Turkey Province …   Wikipedia

  • dağınık gözenek — is., ği Ağaç başkesitindeki gözeneklerin dengeli düzende dağılım gösterme durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dağınık ışık — is., ğı, sin., TV Bir sahnenin genel olarak aydınlanmasını sağlayan veya sahnenin aydınlanma derecesini artırmakta kullanılan ışık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ganımın içi gibi — dağınık …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • garman gurtarış — dağınık …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • salık — dağınık …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • sappul suppul — dağınık …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • derleyip toplamak (veya toparlamak) — dağınık olan şeyleri bir araya getirip düzenlemek, düzene sokmak Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor. N. Cumalı Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi. O. Rifat …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pilav gibi — dağınık (ev, dolap, masa) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • orasına burasına — dağınık olarak, gelişigüzel bir biçimde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”